Bu yanlışlardan ilki “Uzaktan eğitim
akademik bir disiplin değildir.”
Uzaktan Eğitim anlayışı ilk ortaya
çıktığından bu yana alan yazında zaman
zaman tartışmalara neden olmuş olsa da
günümüzde bu düşünce şüphesiz etkili
olmayacaktır. Geleneksel yöntemlerden ya
da yüz yüze gerçekleştirilen eğitim
ortamlarından farklı bileşenlere sahip
olması açısından, uzaktan eğitimin farklı
bir eğitim biçimi olarak betimlenmesi
akademik bir disiplin olarak kabul
görmeyeceği anlamını taşımamaktadır.
Bir yaklaşımın akademik bir disiplin olarak
kabul görmesinin ölçütleri, etrafını
çevreleyen bir araştırma yapısının olması
ve üniversite düzeyinde bir çalışma ve
araştırma olgusu olarak algılanmasıdır.
Uzaktan eğitimin tanımlanması ve
oluşturulması sürecinde, gerçekleştirilen
araştırmalarda, yeni bir yaklaşım olması nedeni
ile daha çok kendisinden önce ortaya çıkmış
olan disiplinlerden yararlanılmıştır. Bu
disiplinlere örnek olarak eğitim, felsefe,
psikoloji, ekonomi, sosyoloji verilebilir. Bu
disiplinlerin uzaktan eğitim içeriğine
uyarlanması ile yeni bir disiplin doğmuş ve bu
alanda uzmanlaşmayı beraberinde getirmiştir.
Günümüzde pek çok üniversite uzaktan eğitim
üzerine lisan ve lisansüstü düzeyde çalışmalar,
sempozyumlar ve dersler gerçekleştirmektedir.
Bu yine uzaktan eğitimin akademik bir disiplin
olduğu gerçeğine işaret etmektedir. Bütün
bunların yanı sıra uzaktan eğitimin kuram,
uygulama ve teknolojiyi birleştiren yapısı ile
eğitim ortamlarındaki birtakım problemlere
çözüm sunan yenilikçi yaklaşımlara sahip
olması, sürekli gelişme göstermesini ve
akademik bir disiplin olarak değerlendirilmesini
sağlamıştır.
“Uzaktan Eğitim öğretmen
merkezli bir eğitim anlayışıdır.”
uzaktan eğitim hakkında bilinen yaygın
yanlış ifadelerden birisidir. Uzaktan eğitim,
yalnızca asenkron bir model tercih edilerek
tasarlanmış dahi olsa, yine de öğrenme
sorumluluğu öğrencide olacağı için öğrenci
merkezli bir eğitim modeli olacaktır. Ayrıca
öğrenciye sunulan içerik öğrenci-öğrenci,
öğrenci-öğretmen ve öğrenci-içerik
etkileşimini desteklediği sürece bu görüş
ancak bir yanılgıdan ibaret olacaktır.
Öğrenci, öğrenme sürecini kendisi
planlamak durumunda olacak ve
öz-değerlendirme yapabilecek pozisyonda
bulunduğu için de yine öğrenci merkezli bir
yaklaşım olduğu savunulabilecektir.
Şüphesiz hiçbir eğitimci öğrenciye yalnızca
okuma ve dinleme içeriği sunarak tatmin
olmayacaktır. Günümüz teknolojisinin
imkanlarını da göz önünde bulundurursak
öğretmen muhakkak birden fazla iletişim
kanalı sunacak, öğrenciye kendini ve
akranlarını değerlendirme imkânı
sağlayacaktır.